ÇAĞLAYANCERİT CEVİZİ DÜNYADA 1 NUMARA
-----------

ÇAĞLAYANCERİT

Kirazlı Kale Tümülüsünden Ç.C

GÜVENLİ VE HUZURLU BELDE

Çağlayancerit’te yerleşimin M.S 3-4.yüz yıla dayandığı tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır.

İlçenin adının Orta Asya’dan gelen Cerid Aşiretinden geldiği ve bu adla tanındığını söyleyebiliriz. “Çağlayan” tabirinin ise sularının çokluğuna dayanarak kullanıldığı olasılığı kuvvetli bir ihtimaldir.

31 Aralık 2007 itibari ile ADNKS Sayımı sonuçlarına göre ilçe nüfusu 13.500 Erkek, 13.346 Kadın olmak üzere toplam 26.846 dır. Bu nüfusun 12.454’ ü ilçe merkezinde, 14.392' si ise beldeler ve köylerde yaşamaktadır.

Çağlayancerit Kahramanmaraş’ın merkez köyü iken 1986 yılından itibaren ilçe olmuştur. Kahramanmaraş’tan, Narlı Pazarcık güzergahı takip edilirse şehre uzaklığı 110 km. dir. Bu güzargah yaygın bir şekilde çalışmaktadır. K.Maraş Şehirlerarası garajından her saat başı minibüs kalkmaktadır.Bu güzergahtan başka, ilçeye K.Maraş doğukent istikametinden dağ yolu tabir edilen Bertiz köyleri yolundan çağlayancerit şehre 64 km. dir. Bu yol tek şerit olup asfalttır ve manzarası güzel ama biraz virajlıdır. Buradan ilçeye ticari araç çalışmamaktadır. Bundan başka, Gölbaşı istikametine giden demir yolu vardır. Söğütlü durağı ilçenin karayolu ile kesişmektedir. Bu duraktan ilçe 25 Km.dir. Gölbaşı ilçeye 40 km. doğu uzaklıktadır. Yolları güzeldir.Ulaşım seri ve kolaydır.

Çağlayancerit dağlık bir yerdir. Arazileri engebelidir. Güneyinde Öksüz Dağı, kuzeyinde Engizek Dağları ile çevrili bir vadinin içerisindedir. İlçenin bulunduğu yer rakımı 1150 mt olup Öksüzdağı zirvesi 1858 mt.dir. Engizek dağı ise 2500 mt. yüksekliktedir. Doğudan batıya uzanan Uludere vadisi çok az su barındırır. Vadi oldukça yeşildir. Kavak, söğüt gibi sudan beslenen ağaç türleri yetişir. Dağlarında, dünyada ender rastlanan Sedir (kamalak) ağaçları yetişmektedir. Bu türden başka yer yer ardıç, meşe gibi ağaçlarda yetişmektedir. Öksüzdağı koruma altına alınmış olup bu dağlarda; adaçayı, kuşburnu, kekik, kenger, keven gibi çok çeşitli faydalı bitkiler yetişmektedir. Arıcılık için ideal bir yer olup balı oldukça kalitelidir. İlçenin içerisinden Engizek dağlarından uzanan kanyon görünümünde olan zorkun deresi geçmektedir. Bu derenin hemen yanı başında evler sıralanmıştır. İlçeyi iki mahalleye ayıran bu derenin doğusu İstiklal mahallesi, batısı ise Fatih mahallesidir. Coğrafi olarak Çağlayancerit gerçekten yayla görünümünde yemyeşil ve çok güzel bir manzaraya sahiptir.

Çağlayancerit’te Karasal Akdeniz iklimi hakimdir. Kışları soğuk ve yazları sıcaktır. Yayla havası hakimdir. Yaz aylarında (Temmuz, Ağustos) gündüzleri zaman zaman sıcak olsa da geceleri serindir. İlk ve sonbahar ayları serin geçer. Kışları yağışlı ve soğuktur. Bol miktarda kar yağar. Kardan kısa süreli de olsa zaman zaman yollar kapanır. Kışları uzun sürer. Tüm iklimler burada hakkıyla yaşanır. Yazları sıcaklık değeri gündüzleri 40 geceleri 21 derece olur. Kışları soğukluk değeri gündüzleri 0-10 derece geceleri -4 ila +4 derece arası değişir. Ama havası son derece sağlamdır. Hasta etmez. Rutubet yoktur.

Çağlayancerit, dar bir yerleşim yeri olması nedeniyle, değişik iş kollarından oluşan mevsimlik işçi göçü oluşmaktadır. Hayvancılık ve tarım ikinci sırayı oluşturur. İşçi göçü yazları bilhassa Çukurova’ya olmaktadır. Çapa ve pamuk toplama ailece gidilen bir çalışma alanıdır. Mevsimlik çalışma %65 lik bir dilimi oluştururken, Tarım, hayvancılık ve hizmet diğer dilimi oluşturur. Mayıs-Aralık aylarında dışarıda çalışan ilçe halkı diğer aylarda ilçede kalırlar. Tarım ve hayvancılıkta daha çok aile işletmeciliği hakim olup, yetiştirilen ürünler daha çok aile içerisinde tüketilmektedir. İlçe halkı kendi yetiştirdiği, elma üzüm, şeftali, kaysı, kiraz vb. ürünleri daha çok kendisi tüketmektedir. Hemen hemen her meyve ve sebze yetişir.İlçede sebze yetiştiriciliği de aynı durumdadır.

Ticari olarak kabul gören en önemli tarımsal faaliyet şüphesiz ceviz (goz) yetiştiriciliğidir. Dünyaca ünlü olan Çağlayancerit cevizi ilçe için önemli bir tarımsal faaliyettir. Adına Festivaller düzenlenen ceviz gerçekten bu ünü hak etmektedir. Cevizi çok kalitelidir.

İlçede hemen her dalda işyerleri mevcuttur. Fırınından, marketine, mobilyacısından, petrolcüsüne, sebzecisinden, ayakkabıcısına, kasabına kadar hemen her şeyi bulmak mümkündür. Cuma günleri Pazar kurulmaktadır. Yerli ve diğer sebze ve meyveler satılmaktadır. Her türlü ihtiyaç maddeleri satılmaktadır. Cuma günü adeta bir panayır günü gibidir. Yerel yiyecekler arasında tarhana, Üzüm sucuğu, pekmez, pestil sayılabilir. Buraya dışarıdan gelen insanlar bu konuda hiç bir sıkıntı yaşamazlar.

Barınma olarak, Çağlayancerit’te dışardan gelen memur ve misafirler için ev bulma imkanı vardır. Çağlayancerit'te son yıllarda güzel evler yapılmaktadır. Bu konuda da fazla sıkıntı yoktur. Ancak, otel yoktur. Misafirler genellikle tanıdıklarda kalırlar. Yapılaşma eskiden toprak ve ahşap evler iken şimdilerde hep betonarme evler yapılmaktadır. İlçe doğudan batıya uzanan bir uzun caddesi ile ön plandadır. Yapılaşma genellikler bu cadde üzerinde hakimdir. Eski ilçe ise kuzeyde kalmaktadır ve evler genellikle taş ve ahşaptır. Tipik bir köy ve kent arasında Anadolu ilçesidir.

Eğlence olarak, Çağlayancerit’te kahvehaneler, bilardo salonları, çay bahçeleri mevcuttur. Göz başları, su başları mesire alanı olarak kullanılır. Suyu çok kaliteli ve soğuktur. Bu yönüyle de çağlayancerit öne çıkmaktadır. Aksu çayı ve Göksu çaylarında doğal alabalık yetişmektedir. Olta balıkçılığı hobi olarak yapılabilir. Ayrıca dağ yürüyüşü, avcılık da eğlence olarak yapılacak hobilerdendir. İlçe eski bir tarihe sahip olduğundan definecilik adrenalin olarak yapılacak heyecanlı eğlencelerdendir.

Çağlayancerit son derece güvenli ve huzurlu bir yerdir. Hemen herkes birbirine akrabadır. Hemen hekes bir birini tanır. Fazla olumsuzluklar yaşanmaz. İnsanlar genellikle temiz, dürüst, candan, paylaşımcı ve misafirperver insanlardır. İnsanlarından hiçbir zarar gelmez. Evlerin kapısı çoğu zaman kilitlenmez. Yazları insanlar dışarılarda yatarlar. Kimse kimsenin eşyasına, malına dokunmaz. Uyumlu insanlardır. Her şey meydanda durur. Kimse kimsenin namusuna ırzına yan gözle bakmaz. Son derce güvenli bir yerdir. Fazla adli olay olmaması sebebiyle adliye teşkilatı kaldırılmıştır. İki yıl önce polis teşkilatı kurulmuştur. Askeriyesi mevcuttur. Trafik fazla yoğun değildir. Geri kalmış bir ilçe olmasına rağmen insanlarının güzelliği, iyiliği, dürüslüğü, misafirperverliği, güvneli ve şirin bir yer olması sebebiyle buraya gelen memurlar hep memnun ayrılmışlardır. Hatta kimileri mümkün olsa burada yerleşmeyi istemişlerdir. Çağlayancet’te gelecek memurlar hiç düşünmeden gelebilirler. Memnun kalacaklarından eminiz.

Çağlayancerit bir ilçede olan hemen her şey var; telefon, internet, elektrik, su şebekesi, alt yapı, cami, okul, sağlık ocağı, öğrenci ev ve yurtları ile gelişmeye çalışan bir ilçedir.

İnsanları dindardır. Sünni Hanefi mezhebindendir. Bozlar kasabası Kürt ve alevidir. Muhafazakar bir dini ve kültürel yapı hakimdir. Bir adet çok programlı lisesi, bir adet yatılı okulu, iki adet ilköğretim okulu mevcuttur. Yüksek okul yoktur. İnsanları genellikle fakir ve orta halli işçi sınıfı insanlardır. Halim selim insanlardır.Bir adet sağlık ocağı mevcuttur. Arada bir uzman doktur gelmektedir. Entegre Devlet Hastanesi yapılmış olup maalesef henüz faaliyete geçirilememiştir. Bu konuda sıkıntı vardır.

İlçenin mevcut siyasi yapısı sağcıdır.Mevcut belediye başkanı AKP den seçilmiştir. Seçim zamanları oldukça hareketli ve hararetli çekişmelere sahne olmaktadır.

Mehmet Bahçe
Mali Müşavir


                             OTOBÜS SAATLERİ

K.MARAŞ- ÇAGLAYANCERİT HAREKET SAATLERİ
06: 50-   ----07:50
08 :45-------09:30
10:15-------11.00
11:45-------12:30
13.15-------14:00
14.45-------15:15
16:00-------17:00
ÇAGLAYANCERİT - KMARAŞ  HAREKET SAATLERİ
06:00-------06:45
07:30-------08:15
09:00-------09:45
10:30-------11:15
12:00..........12:45
13.30-------14.15
15:00-------16:00


                                                    **** *****************


                                                                   TARİH

İlçenin ilk kuruluşu bu günkü ilçe merkezinin kuzeyinde bulunan pamuk denilen yerdir. Bugün Pınarbaşı denilen ve Kezban Hatun(Pınarbaşı) Camisinin bulunduğu yerdir.İlçenin adının Orta Asya’dan gelen Cerid Aşiretinden geldiği ve bu adla tanındığını söyleyebiliriz. “Çağlayan” tabirinin ise sularının çokluğuna dayanarak kullanıldığı olasılığı kuvvetli bir ihtimaldir.  

İlçeye bağlı Küçükcerit Köyünde ortaya çıkan mozaik kalıntıları, yörede yerleşimin M.S. 3-4. yüzyıla dayandığını göstermektedir. Dağlık bir alanda kurulan Çağlayancerit, Elbistan-Pazarcık arasındaki eski tarihi yola hakim konumdadır. Bu yol, Anadolu’dan Suriye ve Irak’a giden en işlek yolun en bilinmeyen kısmıdır. Elbistan- Nurhak, yakınlarındaki Akça Derbent eski zamanlardan beri bilinen ünlü bir geçittir.Bölgede Roma döneminin hüküm sürdüğü sanılmaktadır. İlçenin Aksu Mahallesi Kısık mevkisinde yol yapımı esnasında ortaya çıkan su kanalının Roma döneminden kaldığı sanılmaktadır. Bu su kanalıyla tarihi bir şehir olan “Göynük”e su götürülmüştür. Taş ve bir tür kirecin kullanıldığı su kanalı boyunca yapılacak kazı çalışması bizi kesin ve daha doyurucu bilgilere ulaştıracaktır.

Cerid boyunun yirmi dört Oğuz boyundan hanginse dahil olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber Anadolu’da yerleşim esnasındaki konumu, sosyal yaşantıları ve kültür birikimine bakıldığında Cerid boyunun 24 Oğuz boyundan Avşarlar’dan geldiğini söylemek mümkündür. Cerid Aşireti Dulkadirli ulusuna, Dulkadirli de Avşar boyuna bağlıdır.

Geçen yüzyılda Maraş Ceridleri, Kuşlu Ceridi ve Çağlayan Ceridi olmak üzere iki kola ayrılmıştı. Her kol idari bakımdan bir “nahiye” sayılıyordu. Yine geçen yüzyılda çizilmiş 1/400.000 ölçekli Kipert haritasında Kuşçu Ceridi’nin yurdu, Maraş’ın doğusunda ve Pazarcık’ın kuzeyinde bulunmakta, Aksu da bu yurdun ortasında geçmektedir. Aynı haritada Aksu’nun doğusunda güneyde Dedeler, Hasan Ağa, Kuzeyde Belveren ve Kızoğlan köyleri arasındaki topraklar da Yumaklı Ceridi’nin yurdu olarak gösterilmiştir. (Fakat, haritada Bomaklı Ceridi şeklinde yazılmıştır.) Şimdi ise Yumaklı Ceridi bir kasabanın adıdır sadece.
Bu durumda 1850 yıllarında Kırşehir, Keskin ve Ceyhan Ceridleri mali ve idari bakımlardan “nahiye” sayılmışlardır. Böylece işaret edilen yıllarda Cerid ile ilgili dört idari yöre görülür. Bunun sonraları beşe çıkmış olma ihtimali vardır. Bu da Ceridlerin kalabalık kollar halinde olmasından ileri gelmiştir.Ceridler, uysal ve devlete bağlı, zararsız bir halktır. Diğer göçebe Aşiretlere nispeten zararsız bir Aşirettir.

Maraş dolaylarında Cerid Aşiretinin yerleşmesi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Fakat, Fırka-i İslahiye kanunun isteyen kışlaklarına isteyen yaylaklarına yerleşebilir hükmüne dayanarak bir kısım Ceridlinin yaylaklarına yerleştiklerini söylememiz mümkündür.
Bölgede Ermenilerin de yaşadığı “özellikle şimdiki Bozlar kasabasında”, bilinmektedir. 13.yüzyılda Göynük Kalesini Ermeniler ele geçirmiştir.

                                                             **************


TÜRKMEN OYMAĞININ TARİHİ “CERİDLER”

Selçuk Silsüpür: 1 Nisan 2010

Ceridler, Anadolu’ya gelen 7320 Türkmen oymağından sadece birisidir. Cerid kelimesinin anlamına gelince ; “Canlı, eli çabuk ve becerikli” anlamında çıkmış olabilir. Ceridler arasında binicilik ayrı bir yer tutar. Cerid adının Cirit’ten geldiği de bazı yazılı kaynaklarda yer almaktadır. Ceridler, Oğuzların Bozok kolundan, Yıldızhan oğullarından Beydili Boyuna bağlı çok geniş bir oymaktır. Hazar Denizi kenarında yaşadıkları MANGIŞLAK Yarımadası’ndan Horasan ve Harezm bölgesine geçen Ceridler mensubu bulunduğu Beydili Boyu ile birlikte hareket ediyordu. Moğolların Harzemşahlar Devletini yıkmasıyla huzursuz olan CERİDLER yeni yurt ve otlak derdine düştüler.

 Cerid oymağının Anadolu’ya gelişi Anadolu Selçuklu Devleti’nin son dönemine rastlamaktadır. Beydili Boyu ile birlikte hareket ederek Anadolu’ya gelen Ceridler ilk olarak Orta Anadolu’ya yerleştikleri tahmin edilmektedir. Fakat Anadolu Selçuklularının Moğollara yenilmesiyle Orta Anadolu bölgesine Moğollar (Kara Tatarlar) yerleşmeye başladılar. Ceridler Moğol baskısından kaçan diğer Türkmen oymaklarıyla beraber Türk Memluk Devletine sığındılar.Ceridler yine bu bölgede mensubu olduğu Beydili boyu ile hareket ediyordu. 1337 yılında Bayat boyuna mensup Karaca Bey’e destek veren Bozoklu Türkmenler, Elbistan’da DULKADİROĞLU BEYLİĞİ’ ni kurdular. Dulkadiroğlu Beyliğinin içinde 1526 yılında Cerid Oymağının 56 Cemaate sahip olduğunu görüyoruz. Ceridlerin büyük kısmı Dulkadir Beyliği içerisinde Maraş-Elbistan civarında yaşarken bir koluna mensup Sultan Hacılı (Silsüpür Ceridleri) ana kütleden koparak, Diyarbakır bölgesindeki Bozulus’la birlikte yaşamaya başladılar. (XVI. yüzyıl) Ceridler Dulkadir elinin diğer boyları gibi Amik ovasında, Halep ve Çukurova’da kışlıyorlardı. Yazın ise Göksun, Binboğa, Nurhak dağı, Engizek, Cerid ve Berid yaylalarına veya Sivas-Uzunyayla’ ya giderlerdi.

Ceridler asırlarca özgür bir şekilde yaşadılar.Bozulus içerisinde yaşayan Sultan Hacılı Ceridleri, 16 yüzyıl sonlarında çok güçlenerek “SİLSÜPÜR CERİDLERİ” olarak anılmaya başladılar ve Bozulus’tan koparak 1613 yılında Ankara (Keskin), Kırşehir, Çorum ve Yozgat civarına gelerek yerleştiler. 17.y.y başlarında Silsüpür Ceridlerinden 2000 çadır halkının İran’a gittiğini ve Oymakbaşı Halil Bey’e İran Şah’ı I.Abbas tarafından “Sultanlık” unvanı verildiğini Safavi kaynaklarından öğreniyoruz. Silsüpür Ceridlerinin büyük kısmı İran’dan Anadolu’ya dönmüşlerdir.1692 yılında ise Ceridler dâhil Beydili Boyu’nun 40 oymağının Suriye-Rakka bölgesine mecburi iskânı için ferman çıkarıldığını biliyoruz. Osmanlı yönetimi bölgeye Türkmen nüfusu takviyesi yaparak, çapulcu Arap ve Kürt Aşiretlerini kontrol altına almayı hedeflemiştir.

 1692 yılından itibaren Ceridlerin yaklaşık 100 yıl Rakka’da kaldıklarını ve Araplarla sürekli harp ettiklerini sözlü ve yazılı edebiyatlarından öğreniyoruz.Rakka’dan tekrar Anadolu’ya göç eden Ceridler, Maraş, Antep, Adana, Kırşehir ve Keskin bölgelerine yerleştiler. Yine Amik ovasında, Çukurova’da kışlıyorlar, yazları ise Maraş’ın yaylaları ile Sivas-Uzunyayla’ya çıkıyorlardı. Rakka’dan Anadolu’ya Silsüpüroğlu Fettah Bey emrinde gelen Silsüpür Ceridlerinin bir kısmı Adana-Ceyhan’a yerleşmiş, oymağın yarısı da Ankara-Keskin, Kırşehir bölgesine yerleşmişlerdir.Osmanlı Devleti, Konar-göçer aşiretleri yerleşik hayata geçirerek Anadolu’yu düzene sokmaya karar vermiştir. Böylece Maraş-Elbistan bölgesine Ceridlerin bir kısmı yerleştirilmiştir.

Bugün Kahramanmaraş iline bağlı Çağlayancerit ilçesi ve çevresinde birçok Cerid yerleşik hayata geçmiştir. Ceridler Maraş bölgesinde yaşarken Kırım Harbi çıkmış Cerid oymaklarından birisinin Kethüdası olan KARA FATMA Hatun, 300 Cerid yiğidiyle beraber Kırım Savaşına bizzat katılıp savaşmıştır. 1865 yılında Fırka-i İslâhiye Çukurova’da görüldü. Ceridler dâhil diğer oymaklara yaşadıkları yaylak ve kışlaklardan birisini seçip yerleşik hayata geçmeleri istendi. Ceridlerin büyük kısmı Adana-Ceyhan ve civarına yerleşmeye karar verdiler. Bu gün Ceyhan ve 14 köyü olmak üzere yörede yoğun bir Cerid nüfusu mevcuttur. Ayrıca Faruk Sümer ve Yusuf Halaçoğlu Gaziantep bölgesinde yaşayan Barakların da Ceridlerin bir oymağı olduğunu belirtmişlerdir. Bu düşünceler bize Ceridlerin (Baraklar ) Bayat Boyunda da bir kolunun olduğunu göstermektedir.1613’de İç Anadolu bölgesine gelen Silsüpür Ceridlerinin de Kırşehir’de Hamit başta olmak üzere 8 Cerid köyü, Kırıkkale’nin Keskin ilçesine bağlı yine 8 Cerid köyü mevcuttur.Ayrıca Yozgat, Nevşehir, Çorum, Aksaray, Sivas, Kayseri, Karaman, Niğde, Aydın, Kütahya, Diyarbakır, Malatya, Mersin, Ankara-Haymana, Uşak, İzmir, Bayburt, Antalya, Muğla, , Manisa, Burdur, Isparta, Antalya ve Anadolu’nun her bölgesinde hatta Kıbrıs, Suriye ve İran’ da da Cerid Türkmenleri yaşamaktadır.

Ceridlerin, çok geniş ve renkli bir sözlü edebiyata sahip olduğunu da söyleyebiliriz.Büyük dedem (Hamitli Halil SİLSÜPÜROĞLU), Keskin-Seyfli köyünden Doğan Demir KANDEMİR ve Çağlayancerit ilçesinden Âşık Ali ATAŞ da Cerid Oymağından çıkan büyük şairlerdendir.
-----------------------------------


Resimleri Büyük Görmek İçin Üzerine Tıklayın