Ben masamda oturmuş, her zamanki gibi muhasebe mali
müşavirlik mesleğimi icra ediyordum.
Kadim dostum yanımda oturuyor, sohbet ediyorduk. Emekli olmuştu ve yanıma zaman
zaman takılıyordu. Son zamanlarda “ boş boş geziyorum birlikte bir iş yapalım”diyordu.
Aslında ben de istiyordum ama ne yapabilirdik diye düşünüyordum.
Masamın karşısında büyük bir saksıya günler öncesi bir ceviz
gömmüştüm. Ceviz 15-20 cm büyüklükte bir fidan olmuştu. Bu beni mutlu ediyordu.
Yine bir gün kadim dostum “sıkıldım, birlikte bir iş yapalım” diye söylendi. Ben
bu ara kafamdan ne yaparız acaba diye düşünürken, kafamı masadan kaldırdım ve bir anda gözüm
saksıdaki ceviz fidanına takıldı ve “buldum” dedim. Kadim dostum “neyi buldun ?”
dedi. Ben “ne iş yapacağımız buldum”dedim. Arkadaş neymiş o iş dedi. Ben
parmağımla saksıdaki ceviz fidanını işaret ettim. “İşte yapacağımız iş bu dedim. Ceviz
Fidanı yetiştirelim. Arkadaş bir an durdu düşündü ve “nasıl olacak bu iş bildiğimiz bir iş değil”dedi. Ben Çocukluktan beri cevizle
yatıp cevizle kalkan biriydim. Cevizin dibinde oturur, ceviz sular, cevize
tırmanır, gıdamız cevizdi ve cevizde sincap kovalardık. Ben çok olmasa da bu
işten anladığımı söyledim. Benim Çağlayancerit’li olduğumu ve Çağlayancerit
cevizinin ününü biliyordu. İkna ettim. Tamam yapalım dedi.
Biz hemen ceviz fidanı yetiştiriciliği konusunu internetten araştırmaya başladık. Getirsinin iyi olduğunu anladık. İlk adımı böylece attık. Araştırmalar tamamlandı. Yeteri kadar teorik bilgi
edindik. Sıra gelmişti uygulamaya.İlk önce fidan için tarla gerekiyordu.
Hedefimiz ilk etepda onbin fidan yetiştirmekti. Bunun için üç dönüm kadar
tarlaya ihtiyaç vardı. Ayrıca geleneksel fidan yetiştiriciliği yapmayacaktık.
Çağlayancerit’de bir ilk olacak tüpte ceviz fidanı yetiştirecektik. Tarla
meselesini akrabalardan dört hisseyi birleştirerek hallettik. Çevre düzenlemesini
yaptık. Tüpleri Adana’dan getirdik. Cevizleri ayarladık. Gölbaşından torf
aldık.Önce cevizleri katlama için kasalara yerleştirdik. Yaklaşık 45 gün sonra
cevizler filizlendi ve Fidanları tüplere almaya başladık. Tüpler simsiyah tarlaya
dizilmeye başlayınca, gelen giden sormaya başladı. Çünkü bir ilki
gerçekleştiyorduk ve herkesin dikkatini çekmişti. Fidanlar ekildi ve yaprak
açmaya ve büyümeye başladı.
Bizim bu girişimimiz büyük yankı buldu. Çağlayanceritliyi
uyandırdık. Ceritli işin bilincine varınca birçok üretici fidan
yetiştiriciliğine başladı. Biz aşılı Kalaycı Fidanı adıyla çıktık. Zaten
Çağlayancerit’de aşılı ceviz deyince Kalaycı Fidanı akla gelir.
Çalışmalarımız devam ederken, Çağlayancerit’li Üniversite de Ziraat mühendisi olan bir
hocanın Çağlayancerit’teki Kalaycı Cevizi cinsini ıslah çalışması yaparak Maraş
18 adıyla milli Çeşit Listesine aldığını öğrendik. Önce buna sevindik ve
internet sitemizde Kalaycı Cevizinin aynı zamanda Maraş-18 olduğu gerekçesi ile
bu ismi kullanmaya başladık. Daha sonra yasa gereği yirmi yıllığına Maraş-18
cinsinin iktisap hakkının bu hocaya ait olduğunu ve hocanın bu hakkını yirmi
yıllığına bir şirkete sattığını öğrendik. Daha sonra bu ismi alan şirket bize
Avukat aracılığı ile ihtar çekerek bu ismi kullanamayacağımızı ihtar etmiş
oldu. Bizde bu isim yerine geleneksel adı olan Kalaycı Cevizi Fidanı diye
üretime devam ettik. Çağlayanceritliye ait olan bir değerin haksız yere biri
tarafından kurnazca gasp edilmesine karşı çıktık. Çünkü halka ait olan ağaçlar
üzerine keyfi çalışmalar yaparak halka bu ismi kullandırmaması büyük bir
haksızlık.
Bir sürü maceradan sonra bu işten para kazanmasak da
Çağlayancerit’liye bir ufuk açtık ve bu sayede Çağlayancerit’li bu işten gelir
sağlamaya başladı. Bundan dolayı mutluyuz. Çağlayancerit'li olmayan birinin birşeyler yapalım isteği bir halka büyük bir kapı açmış oldu. Halkımıza hayırlı olsun. Umarım bu konuda halkımız daha çok bilinçlendirilir ve önmeli gelir kaynaklarının başında gelen ceviz ve Ceviz Fidanı tarımı işinde iyi bir yere gelir.
Mehmet Bahçe
Mali Müşavir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder